Şanlıurfa’da kamu-üniversite iş birliği ile hayata geçirilen projeyle teknoloji kullanılarak dijital ortamda takibi yapılan pamuk üretiminde su, gübre, ilaç kullanımı düşerken verimde yüzde 6 artış yaşandı.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında sulu tarımın yaygınlaşmasının ardından ekim ve üretimi artan pamuk, tarıma dayalı sanayinin en önemli ham maddeleri arasında yer alıyor.
Tekstil, yağ sanayi ve hayvancılık sektörüne önemli oranda ham madde sağlayan pamuk, bölge çiftçisinin vazgeçemediği ürün haline gelirken Türkiye’nin de dünya genelinde tekstilde söz sahibi olmasına katkı sağlıyor.
Türkiye’nin pamuk deposu konumundaki Şanlıurfa’da ürünün doğru teknik ve teknolojik olanaklarla üretiminin yapılması amacıyla GAP Bölge Kalkınma İdaresinin desteğiyle Boğaziçi ve Harran üniversiteleri tarafından “Pamuğun Dijital Serüveni” projesi hayata geçirildi.
Proje sayesinde pamuğun toprakla buluşmasının ardından bitkinin sulanması, ilaç ve gübrelenmesi gibi süreçler deneme tarlasında teknolojik cihazlarla yapılarak kayıt altına alınırken, anında yapılan analizlerle bitkiye ihtiyaca göre su, ilaç ve gübre verilerek girdi maliyetleri düşürüldü. Dijital takip sayesinde bitkinin rekoltesinde ise artış sağlandı.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkan Vekili Mehmet Açıkgöz, AA muhabirine, tarımın GAP’ın lokomotif sektörü olduğunu söyledi.
Bölgede hassas tarım teknolojilerinin kullanılmasına önem verdiklerini belirten Açıkgöz, “Dijital tarım dediğimiz dijital teknolojiler kullanılarak tarım işletmelerimizin hem rekabet gücünü hem de verimliliğini artırmayı hedefliyoruz. Bu amaçla Türkiye’de bu alanda ilk defa yerli ve milli yazılım geliştirildik, TÜBİTAK Uzay Bilimleri Enstitüsü ile birlikte çalışılarak. Bu çalışmayı da asıl uygulayıcı kuruluşlarla birlikte şu anda alanda uygulamaya çalışıyoruz.” dedi.
Açıkgöz, bölgede baskın olan ürünlere yönelik hassas tarım teknolojilerinin kullanıldığı örnek projeler yürüttüklerini ifade etti.
Özellikle bölgede en fazla üretimi yapılan ürün olan pamuğa yönelik çalışma yürüttüklerini anlatan Açıkgöz, şöyle devam etti:
“Harran Ovası’ndaki bir deneme arazisinde pamuğun tüm evreleri dijital bir şekilde takip edilebiliyor ve bu takip sistemi vasıtasıyla girdilerin en aza indirilmesi sağlanıyor. Bunun için arazi denememizdeki tarla sensörleri, iklim istasyonları ve uydudan aldığımız görüntüler vasıtasıyla pamuğun tüm evreleri dijitalleştirilerek kayıt altına alınıyor ve buna dayanarak da girdilerin optimizasyonu sağlanıyor. Özellikle pamuğun üretim maliyetini artıracak aşırı su, gübre kullanımının önüne geçilmiş oluyor. Pamukta normalde dönüme 1600 metreküp su kullanılırken bu dijital takip sayesinde su kullanımını yüzde 50’ye düşürdük, gübre ile ilaç kullanımında da yüzde 30’lara varan bir oranda düşüş oldu. Buna karşın verimde de yüzde 6’lık bir artış görüldü. Dolayısıyla daha az bir maliyet ve daha az bir girdiyle daha fazla bir verimi gerçekleştirmiş olduk.”
Açıkgöz, pamukta toprağın aşırı sulama, gübre ve ilaç kullanımı nedeniyle zarar gördüğünü, projenin bu olumsuzlukları önleyeceğini, Türkiye’nin dijital tarım konseptine öncülük edeceğini, ekonomik ve çevresel katkılar sunacağını sözlerine ekledi.