İlk insan ve peygamber olan hz Adem atamız kendisinin ailesi vede gelecek olan nesillerin önderi ve yol gösterici olarak Allah tarafından insan neslinin başlanğıcı ve temelini yaratması ile insanlık tarih sahnesine çıkmış bulunmuştur.
Elimizde ciddi bir dinler tarihi yoktur.
Fakat bu konuları ancak kur’an ayetlerinde öğrenmiş bulunuyoruz.
Allah tarihin akışı içinde bütün toplum vede kavimlere uyarıcı elciler (peygamberler) seçip görevlendirmiştir.
Kimilerine kitap ve ya saifeler şeklinde ilahi mesajları
bildirmiştir.
Kur’an yirmi küsür büyük peygamberlerin isimlerini vede kıssalarını insanlığa haber vermiş oluyor.
Bir insan öncelikle araştırma ve sorgulama ile Allah’ın varlıģı ve birliği konusunda kendini ikna edici bilimsel vede deneysel tercübelerin sonuçlarını kendi zihninde ve kalbinde yer etmesine çalışmalıdır.
Çünkü temel atılırken şûpheye yer kalmamalıdır.
Uzun soluklu bir dini yaşam olacağindan iman konusu net olabilmelidir.
Allah’ı tek ve gerçek ilah olarak kalben kabul ettiğimizden sonra artık ikinci bir soruya gecebiliriz.
Oda nasıl olmalıyım,
Veya ne yapmalıyım gibi sorulara cevap bulmak gerekiyor.
Allah bizim gibi maddi bir varlık değildir.
O her aklımıza gelenlerden münezzehtir.
Peki, bir insan olarak yaratıcı ile nasıl itibata geçipte onunla ilişki kurabilirim diye soru akla gelebilir.
Rabb ve kul ilişkisi.
İşte tam bu noktada peygamberler veya elciler devreye girmekte.
Yüce yaratıcı olan Allah ile kullar arasınada elçiler olmuştur.
Elçiler/resuller ve nebiler bu sıfatlara haiz olan seçilmiş insanlar kendi zamanlarında ki insan toplulukların uyarıcı ve yol gösterici rehberleridirler.
Bütün mesele bu konuda her önüne gelen ben peygamberi, mehdiyim, evliyayım dendiğinde gerçek olup olmadıklarını iyi araştırarak sorgulamamız gerekiyor.
Peygamber olana değildir demek küfürdür.
Peygamber olmayanada sen peygambersin demekte yine küfürdür.
Benim şahsi kendi araştırmalarımı ve de bile bildiklerimi sizlerle paylaşmayı uygun buldum.
Bu konuda ciddi çalışmaları olan bilge insanların kitaplarında daha tafsilatlı anlatımları bulabilirsiniz.
Hz. MUHAMMED MEKKEDE 571 YILINDA DOĞDU.
Kırk yaşına geldiğinde kendisine ilk defa hiç daha önceleri yaşamadığı vede karşılaşmadığı olaģan üstü bir durumla muhatap olmasını öğreniyoruz.
İlk vahiy alışı “oku” şeklinde bildiriliyor.
Daha sonraları olaylara ve sorunlara çözüm olması sebebiyle vahiy inmeye başladığını kur’an kendisi bildiriyor.
Tesbitler;
-Mekke toplumunda yaşayan insanların en iyi ve dürüst bir kişiliğe sahip olanı idi.
-Hz. Muhammed akıllı ve ahlaklı bir karekter sahibi olması.
-Yalan söylemeyen ve çok güvenilen bir kişilikte olması.
-Kendi alın teri ile ekmeğini kazanan bir gerişimci olarak ticaretle hayatını kazanması.
-Okuma ve yazma bilmediği rivayet edilir.
-Kendinden önce ki ilahi kitapları hiç okumamış olmaması.
-Allah ve iman konusunda hiç bir bilgiye sahip olmamasını kur’an söylüyor.
-Cahiliyye toplumda yaşamasına ramen bu kadar dürüst ve merhamet sahibi iyi bir insan olarak kalabilmesi.
-Bu günkü gibi okul ve kütüphanelerin olmadığı bir çöl ortamında kur’an gibi bir kitabı kendi kafasından uydurarak yazdırması akıl ve mantığın alacağı iş değildir.
-Bazı inkarcı ateisler kur’an için siyah arabın çocuğunun uydurduğu tarihsel bir metindir ancak diyebiliyorlar.
-İlahiyatçı bazı profösörlerden de bu şekilde değerlendirenler var.
-Hz. Muhammed icinde uyanik ve kurnaz bir insan olduğu icin bütün arapları uyutmuştur diyebiliyorlar.
-Bir insan düşünün ki mektep ve medrese görmemiş olupta.
-Fakat beşyüz saifeden oluşan ve insan, evren ve airetle ilgili bütün konularda tutarli ve bilimsel şifreleri barındıran bir kitap yazdıracak, buna çocuklar bile gülerler.
-1400 senedir bu kitabın bir benzerini yazıpta ortaya çıkan olmamıştır.
-Kur’an 23 sene boyunca peyler peyi vahiy şeklinde inerek insaları ve hayatlarını birlikte dizay ederek gercek bir din kardeşliğini hakim kılmış olması pek görülen bir durum değildi önceleri.
-Fert, aile, toplum ve oradan devlet hep beraber yürüyen köle ile zengin yan yan olduğu bir meclis oluşması bize gösteriyor ki maddi bir makam ve mevki beklentisi olmayan gercek bir devrimci hz. Muhammedi görüyoruz.
-Mekkenin hakim kodamanları bu günkü gibi ona başbakanlık ve reislik vermek istediler.
-Hz.Muhammed bütün bunları ret etti.
-Çok sade sıradan bir hayatı yaşamayı yeterli gördü.
-Kendiside günlerce aç kalıyor.
-Lüks bir evi vede bahcesi olmayan liderdi.
-Ölürken 8 / 9 dinar altını çıkarıp hanimına vererek bunu fakirlere dağıtın diyor.
-Halbu ki o zamanda krallar öldüklerinde tonlarca altin ve mücefferlerinide beraber gömülmesini emrediyorlardi.
Sonuç;
Peygamberler insanlığa kalıcı değerleri getirenlerdir.
Adalet,
Dürüstlük,
Güzel ahlak,
Merhamet,
Eşitlik,
İnsan hakları,
Suçun ferdi oluşu
Günah yine ferdi oluşu
Karşılıksız yardımlaşma
Helal kazanç
Nikah kadın hakları…vs
Bütün resuller, nebiler ve elçiler; ALLAH’TAN başka İLAH olmadığı gerçeğini duyurmak için gönderilmiştirler.
Bu gün onun varisleri olduğunu idda eden alimler..
Malesef bu sorumluluklarını yerine getirmiyorlar.
Zeki Celik