İnsan sosyal bir varlık olması yönüyle bir arada yaşama zorunluluğu vardır.
Bireylerin bir araya gelmesi ile aile, grup, cemaat, toplum ve resmiyeti ilede devlet teşekkül eder.
İnsan tarih sahnesine çıktığı günden ta günümüze kadar değişik ırk, kabile ve topluluk olarak bir arada yaşayarak ayakta kalabilmenin yanında soylarının devamını sağlamak sureti ile yaşamda hep var ola gelinmiştir.
İlkel toplumdan sanayi toplumu ve daha sonrada bilgi toplumu diye sosyolokların islemlendirdikleri modern dijital çağda yaşam devem ediyor.
Toplumlarda insanlar gibi bir ruhu ve vicdanı olabiliyor.
Doğu toplumları icin bu gecerli bir tanımlama doğrudur.
Ancak batı toplumları icin ise, seküler olmalarından kurallar ve gelenekleri daha geçerli diyebiliriz.
Bizim ülke ve toplum osmanlı tebasından gelen bir damar şeklinde kendine has adet, töre ve geleneklerin şekillendirdiği bir kültür hakimdi anadoluda.
İnsani ve manevi değerlerin toplumun genele yakının benimsediği bir yaşam değer bütün diyeliliriz.
Fakir ve yoksulluk olmasına ramen insanlar bir birleri ile yardımlaşma ve dayanışma için her zorluğu bir şekilde aşabiliyorlardı.
Geniş bir aile gibi bir birlerini kollayıp sahiplenerek her türlü tehlike ve zorluğa beraberce göğüs gererek birlik icinde huzurlu bir şekilde toplumda asayiş hakim kılınabiliyordu.
Sağlıklı ve değerleri olan bireylerden meydana gelen bir toplum tabi ki doğal olarak kaliteli ve huzur veren bir toplum olur.
Bir ağaç bile kökleri ne kadar toprağın derinliklerinde ise o nisbette ayakta sağlamca kalabilir…
İnsanında doğal olarak değerleri olduğunda elbette avantajını görecektir kendi yaşamında…
Cumhuriyetle birlikte yeni devrimlerin tepeden aşağı devlet eliyle halkların dizay edilmesi ile birlikte, yeni bir çatışmanın fitili ateşlenmiş oldu.
Yenilikci ve aydınlar hareketi olarak, batı modeli bir çağdaş yaşamı önce devlet icali ve okumuş kesimlerce kabul görmesi yanında taban ve kırsalda yaşayanlar tepki göstererek karşı çıkıldı.
Uzun zaman kız çocukları malesef okutulmadı.
Okuyanlar gavur oluyor diye dindar kesim okullara karşı yüz eşkitir oldular.
Bu gün artık bunlar sorun olmaktan çikti.
Fakat çok kayıp olan nesillere oldu.
Toplum tabanda iki başlı bir kültür ile saflar ayrılmış oldu.
Biri batılı laik ve çağdaş kimliğe sahip kendilerini modern şehirli olduklarını söyleyen kesimdir.
Diğeri ise, ta osmanlıdan gelen 18.asırdan günümüze kadar uzanan bir kültürdür.
Bu kültürü din, adetler ve gelenekler beslemektedir.
Devlet, cumhuriyetle beraber laik ve seküler bir anayasa ile yeni kurulan devlette yoluna devam etmektedir.
Devletin bu şekilde şekillenip işlemesinde dış baskı gruplarının çok büyük etkisi olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.
Dünya ve konjoktür değişmesi ile yeni kurulan devletlerinde buna ayak uydurmaları malesef kaçınılmaz bir hal almış olmasıdır.
1980 ihtilaline kadar ulusalcı ve yerli yaşam kültürü halkların %60 gibi bir kesimin benimseyip yaşadığı kültür hakimdi.
Ancak T. Özal ile birlikte yenilik ve moderinzm furyası her kesimi etkiledi.
Dünyada ki hakim güc olan küreselcilerin isteklerine boyun eğen T.Özal, aile ve toplumun çözülüşünü beraberinde getirmiş oldu.
Tv…dizileri, trt, medya, sinama ve tiyatrolarda bu değişime ayak uydurmak zorunda kaldilar veya dayatıldı.
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Üst şeytani akıl ulus devlet ve toplumların çözülmesini kafay koymuşlardı.
Kendilerinden sandıkları camide ve milli bayramlarda hep önde olan ve konuşmaları inşAllah, maşallah ve Allah bizimle diyen bir liderin hain olabileceği hiç kimsenin aklına gelmiyordu.
Devlette rüşvet, kayırma, torpil, hayali ticaret, banker kastelli, genç yaşta milyoner olma vs…
Daha önce devlete vergi veren fuhuş yoluyla kadın sayısı 40 bin ile 50 iken, T. Özal zamanında 450 bine çıkıverdi…..resmi veri bunlar.
Kadın cinayetleri artı, hırsızlık, faizcilik, banka ici boşaltılması, devlet hazinesini gasp, tefecilik, mafia, çetelerin kol gezmesi vs.
Toplumda artık eski günlerden eser kalmamış bir başka hale devşirilmiş olundu.
Üst sınıf ensesi kalın olanlar.
Birde alt sınıf yoksul ve garibanlardan oluşanlar.
Artık kimse kimseye karışmıyor ve uzak durmayı akıllılık olarak görmeye başladılar.
Toplumda uyuşturucu kullananların sayisi arti ve okul önlerinde saticilari görmek mümkün hale geldi.
Kadınlara karşı sistematik şiddet, tecavüz ve cana kıyma iyice şirazeden çıkar bir hal aldı.
Hayvanlara karşı yine akıl almaz işkence ve katletmelere şahit olmaktayız.
Yani bu günkü toplum cinnet geçiriyor desek abartmış olmayız arkadaşlar…
İyiler azda olsa var bu toplumda….fakat onlarda türbünde oturmuş seyrediyorlar.
Sonuç olarak:
Toplumun bu hale gelinmesinde ki baş faktörler;
Politikacılar
Din adına konuşanlar
Yazarlar
Sanatçılar
Teknolojik yenilikler
Eğitimciler
Medya vb.
Zeki Celik