İnsan ve hayatlar; İnsan bu dünya hayatına gelirken de giderken de hiç bir müdahalesi söz konusu değildir.
Bu sebeple annesini ve babasini seçemiyor.
Hangi ırk ve bölgede dünyaya geleceğinide seçemiyor.
Ancak insan olarak temel donanımlar hep aynıdır.
Bir fakir garibanın çocuğu ile bir zenginin çocuğu arasında pek önemli bir fark yoktur.
Allah her ikisinde fıtri teknik donanımlı olarak (biolojik) en güzel biçimde yarattığını beyan ediyor.
Akıl, zeka, idrak, irade, beyin ve vicdan gibi değerlerdir.
Her kim bu değer ve yeteneklerini iyi kullanırsa kendini geliştirip bir sanat sahibi kılabilir veya kılmaz.
Tabi ki zenginin çocuğu doğduğu ev ve çevre farklıdır.
Fakir bir ailenin çocuğunda gayet tabi doğal olarak, mahrumiyet ortamı bir çevrede hayata merhaba der.
Burada insanların statülerinden daha çok içinde yaşadıkları toplum ve devletin iyi organize olmasından kaynaklanıyor bütün sorunlar aslında.
Misal; İsveç’te bir çocuk Hristiyan annenin kucağında dünyaya merhaba demesi farklıdır.
Gelişmekte olan bir ülkede; Erzurum veya Urfa’da ezan okunan bir mahallede gözünü açtığında, yandım anam yandım diye feryat eden delikanlının durumu farklıdır.
Hele anne ve babada okumamış insanlar ise çocuklar icin hepten zor bir durum söz konusudur.
Ah kader ah deyip inler ebeveynler.
Seslerini feryatlarını Ankara’ya duyurmaya çalışırlar.
Bölgenin sıkıntısı çok,
Eski gelenekten gelen halk arasında kız çocukları okumaz denirdi.
Yine erkek çocuklarda okuyupta ne olacak sanki diyen sakat düşünenler azaldı artık toplumda.
Nasıl bir ülke ki bir tarafının gençleri her mevsimi ve ortami mutlu ve huzurlu yaşarlarken, diğer tarafın gençleri kara kara düşünmekten kendilerini alamıyorlar.
Gelecek endişesi, evlilik, askerlik, terör belası vs.
Meslek öğrenme ve iş bulmak için doğduğu yerlerden kalkıp ta İstanbul, İzmir veya ankara gibi gelişmiş şehirlere gitmeleri gerekiyor.
Devlet ülkenin batısında ki şehirlere her türlü fabrika ve üretim tesisleri kurmuş bu sebeple yığılmalar olmakta.
Ülkenin doğusunda aynı cazibe merkezleri henüz ihtiyaca yetecek seviyede değildir.
Zalim kara kapitalizm çarkı ülkenin her yanında aynı işliyor. TV ve diziler popüler kültürü gece gündüz demeden servis ediyor yurdun her köşesine.
Doğuda ki gençler nasıl düzgün kalabilsinler ki?
Maneviyat zaten ebeveynden yeterli alamıyorlar.
Para yok, meslek yok ve gelecekleri net değil.
Kolay para kazanma işi kaliyor geriye
Uyuşturucu ve terör belasına bir bulaşan bir daha paçasını istese de kurtarmıyor.
Devlet adalet ve eşitlik konusunda kendisini güncelleyip bu bölge insanlarına çağa ve bölge şartlarına uygun projeler devriye sokabilmelidir.
Bu böyle gidemez…
Şartlar gittikçe kötüleşiyor.
İşsizlik en yüksek seviyelerde
İleride sosyal ayaklanmalar ve patlamalar olur.
Milli gelir eş bir şekilde yatirima dönüştürülerek; iş, aş ve refah ülke insanlarının yaşadığı her yere götürüldüğünde ancak sosyal büyük bir devlet denir.
Emperyalist gücler zaten toplumlarin zayif yerlerinde kaşıyarak yaralar açarlar