Tarım alanlarının büyüklüğü açısından Konya ve Ankara’dan sonra üçüncü sırada yer alan Şanlıurfa’da tarımda makineleşmenin artmasının ardından binlerce aile, geçimini sağlamak için mevsimlik işçi olarak batı illerine gidiyor.
İlkbaharla birlikte evlerini geride bırakan tarım işçileri, başta Konya, Adana, Hatay, Malatya, Eskişehir, Ankara, Bursa, Manisa, Mersin, Niğde, Tokat, Osmaniye ve Amasya olmak üzere Türkiye’nin 58 iline giderek tarım alanlarında çalışıyor.
Gittikleri yerlerde pamuk, yerfıstığı, soğan, sarımsak, kayısı, şeker pancarı, patates, çilek, biber, fasulye, ayçiçeği, karpuz, domates, elma, üzüm ve fındık gibi çeşitli ürünlerin hasat veya çapalama işlerini yapan işçiler, çadırlarda zor şartlarda kalarak günlük 80-100 lira yevmiye için yoğun mesai harcıyor.
Göçebe hayat süren mevsimlik tarım işçileri, gittikleri yerlerdeki işleri tamamladıktan sonra şehir değiştirerek mevsimine göre ikinci, hatta üçüncü ürünün hasadına katılıyor.
Yaşadıkları kente eylül ayıyla dönmeye başlayan işçiler için bu süreç kasım ortasına kadar sürüyor.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında geçen yıl seyahat belgesiyle şehir değiştirmelerine izin verilen mevsimlik işçiler, bu sayede kayıt altına alındı.
Şanlıurfa’da 163 bin kayıtlı mevsimlik tarım işçisinin bulunduğu ve 58 ildeki tarımsal faaliyetlere katıldıkları belirlendi.
Harran Üniversitesi (HRÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Ökten, AA muhabirine, tüm dünyada ve Türkiye’de mevsimlik tarım işçilerinin tarımsal üretim için büyük önem arz ettiğini söyledi.
Bu işçilerle ilgili akademik çalışma yaptıklarını ve 644 kişiyle görüştüklerini anlatan Ökten, şöyle konuştu:
“Yoğun emek gerektiren tarımsal üretimin olduğu her yerde mevsimlik tarım işçilerini görmekteyiz. Meşakkatli bir iş. Mart ayı başında memleketlerinden çıkıyorlar, üretimin niteliğine, biçimine ve mevsimine göre Türkiye’nin birçok iline gidiyorlar. Bizim de çalışmamızda 50’den fazla il çıktı. Bazı ailelerin durakları belli, buradan çıkıp Malatya’da kayısı, sonra patates ve soğan işine gidiyorlar. Bu geri dönmeyle sonuçlanırsa kasım ayına kadar devam eden bir süreç. Son zamanlarda yıl boyu, 2 yıl, 3 yıl, hatta oraya yerleşme şeklinde bir dönüşüm geçirdi. Niteliklerine sosyolojik olarak baktığımız zaman genelde eğitim oranı düşük, herhangi bir mesleği olmayan insanlar olduğu ortaya çıktı. Okuryazar olmayan oranı yüksek. Büyük bir kısmının, hatta yüzde 90’a yakınının kalifiye bir işinin olmadığı, olanların da gündelik seramik, inşaat işçiliği türünde meslek sahibi olduklarını tespit ettik.”
Prof. Dr. Ökten, “Görüştüğümüz insanların büyük bir bölümü, ailesi bu işi yaparken doğduğu için kendisini bu işin içerisinde bulduğunu ve dolayısıyla kendisi de eli iş tutar yaşa geldikten sonra da devam ettiğini görüyoruz. Ailecek gidiyorlar, büyük oranda çekirdek aile tipine rastladık.” dedi.
Mevsimlik işçi sayısının ilde fazla olmasının birçok sebebi bulunduğunu, bunlardan en önemlisinin toprak mülkiyeti işletme biçimi olduğunu aktaran Ökten, “Topraksız kesimin en yüksek olduğu yer Güneydoğu Anadolu, başkasının toprağında çalışmak zorunda olan kesimin en yüksek olduğu il de Şanlıurfa’dır. Diğer illere göre toprak mülkiyetindeki dengesizliğin fazla olması, topraksız kesimin en fazla olması önemli etkenlerden biridir.” değerlendirmesinde bulundu.
Ökten, mevsimlik tarım işçiliği sorununun çözümün bu kişilerin yaşadıkları yerlerde çalışmalarının sağlanması olduğunu belirterek, bunun önüne geçilememesi halinde işçilerin çalıştıkları şehirlerde eğitim, sağlık ve yaşam koşullarından aldıkları ücretlere kadar birçok alanda iyileştirilme yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Aksaray’ın Ortaköy ilçesinde tarımsal üretimi tamamlayan 5 çocuklu Aslantay ailesi, kaldıkları çadırı ve eşyaları kiraladıkları minibüse yerleştirerek Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde kırsal Taylıca Mahallesi’ndeki evlerine döndü.
Cuma Aslantay, yakınlarının vasıtasıyla Ortaköy’de iş bulduklarını ve 2 yıldır mevsimlik tarım işçisi olarak gittiklerini anlatarak, “Mayıs ayında ailemle beraber 7 kişi, Aksaray Ortaköy’e gittik, pancar ve kabak çapasını yaptık. Geçimimizi sağlamak için gittik, 4 ay orada kaldık, şimdi de evimize geldik. Burada pamuk işini yapacağız, başka gelirimiz yok. Orada çadırda kalıyorduk, fırtına, yağmur çamur demeden geçiniyoruz.” dedi.
Aslantay, yaklaşık 4 ayda 20 bin lira kazandıklarını, 4 bin lirasını yol masrafı olarak harcadıklarını, kalan parayla geçineceklerini söyledi.
Akrabaları ve 10 kişilik ailesiyle Aksaray’da çalıştıktan sonra evine dönen Hikmet Aslantay da geçimleri için gurbete gittiklerini dile getirdi.
Geçmiş yıllarda tek başına para kazanmak için farklı şehirlere gittiğini anlatan Aslantay, “Daha önce tek başıma gidiyordum, çocukları götürmüyordum. Tek başıma yetiştiremiyorum, bana yardım etsinler diye çocuklarımı götürdüm, beraber çalıştık. Burada işimiz yok. Orada işimiz bitti, okul zamanı olunca geldik. Çocuklar okula gitmek istiyorlar.” diye konuştu.
Ayşe Aslantay ise eşi ve çocuklarına tarlada yardım ettikten sonra çadırda yemek ve temizlik işlerini yapmak zorunda kaldığını, evinden ve akrabalarından uzakta yaşamanın çok zor olduğunu aktardı.