Osman Nergiz (66), Osmanlı döneminin en gözde sanatlarından olan ve bugünlerde unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında gösterilen ahşap oymacılığının son ustalarından.
Osman ustanın hünerli ellerinde vücut bulan tasarımları, yurt içi ve dışındaki birçok yapıda görmek mümkün.
Şanlıurfa Geleneksel El Sanatları Derneği kurucu başkanlığını da yapan Nergiz, sanatın kaybolmaması için inceliklerini bir kitapta toplayarak gelecek nesillere bırakmak istiyor.
Osman Nergiz, AA muhabirine, atalarından miras bu sanata 10 yaşında babasının yanında başladığını ve yaklaşık 56 yıldır severek sürdürdüğünü söyledi.
Sanatın gelecek nesillere aktarılması için 7 yıl önce kitap yazmaya karar verdiğini aktaran Nergiz, şöyle devam etti:
“Babamdan, dedemden ve ustalardan aldığım bilgi ve birikimlerimi bir kitapta toplamak için çalışıyorum. Bu süreçte ağaçları inceleyerek, ustalardan dinleyerek veya kitaplardan araştırarak edindiğim bilgileri kaydediyorum. Bir ağacın nereye, hangi işe yarayacağıyla ilgili bilgileri de toplayarak notlarımı yazıyorum. Yetkililerle yaptığım görüşmelerde kitabımın tamamlanması halinde yayınlanması ve ilgili okullarda ders kitabı olarak okutulması için yardımcı olacaklarını söylediler. Çalışmalarım sürüyor, araştırmayı çok seviyorum. Allah ömür verirse yakın zamanda inşallah kitabımı çıkartarak ülkeme, milletime hayırlı bir eser bırakmak istiyorum.”
İkisi üniversite mezunu 3 oğlunun da baba mesleğini seçerek yanında çalıştıklarını anlatan Nergiz, yaptığı araştırmalara göre bu sanatın ataları tarafından 5 asırdır sürdürüldüğünü ifade etti.
Nergiz, dedesi ve babasından öğrendiği mesleği çocuklarına da öğrettiğini dile getirerek şöyle konuştu:
“Yaklaşık 16 yıl usta öğretici olarak halk eğitim merkezlerinde ahşap oymacılık sanatıyla ilgili kurslar verdim. Amacım, yetiştirdiğim insanların öğrendikleriyle para kazanarak geçimlerini sağlayabilmeleri. Ancak 65 yaşını geçince artık bu kurslara son verdiler. Ben kaybolmaya yüz tutmuş bir sanatı icra ediyorum, daha çok insanın bu sanatı öğrenmesini istiyorum ama yaş dolayısıyla bunu yapamıyorum. Şimdi hedefim festivaller düzenleyerek hem memleketimi hem ülkemi en iyi şekilde tanıtmak. Bazı girişimlerde bulundum ama şimdiye kadar gerekli desteği göremedim. Ama durmak yok, bu hedefimi gerçekleştirmek için çalışmaya devam ediyorum. Yunus Emre Enstitüsü aracılığıyla 2 gün Şanlıurfa’da, 5 gün Makedonya’da olmak üzere 7 gün çekimleri süren bir belgesele konu oldum. Türkiye’de ve Makedonya’da radyo ve televizyon programlarına konuk oldum.”
Sanatın yaşatılması için yurt içi ve dışında büyük mücadele verdiğini vurgulayan Nergiz, şunları kaydetti:
“2013 yılında Yunus Emre Enstitüsü aracılığıyla, kaybolmaya yüz tutmuş sanatların yaşatılması adına gerçekleştirilen proje kapsamında Makedonya’nın başkenti Üsküp’e gittim. Bu ülkede 3 yıl boyunca sanatımızı aktarmaya çalıştık. Makedonya’da bulunduğum süre içinde tarihi Murat Paşa Camisi’nin kapısını yeniledik. Diğer camilerde de birçok önemli eser bırakarak ülkemi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım. Şanlıurfa Geleneksel El Sanatları Derneğini kurdum. Türkiye genelinde düzenlenen birçok etkinliğe, festivallere katıldım, sanatımızı anlatmaya çalıştım. Şanlıurfa’da da bazı cami ve önemli mimari yapılarda eserlerim bulunuyor.”
Çocuklarından Abdurrahman Nergiz ise üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra baba mesleğini sevdiği için sürdürmeye karar verdiğini belirtti.
Yusuf Nergiz de (27) çocukken babasının yanında başladığı mesleğini üniversite eğitimiyle beraber yürüttüğünü, ata mesleğini çok sevdiğini kaydetti.
Mehmet Serhat Nergiz (35) bu sanatı geliştirerek daha ileriye taşımayı amaçladığını ifade etti.