HRÜ Hocalarının Suriyelileri Araştırdığı Proje Tamamlandı
Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinin göç alanında yürüttükleri Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) destekli proje, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin entegrasyon sürecinde dini kurumların ve ağların etkilerine odaklanıyor.
Projenin yürütücüsü Doç. Dr. Mahmut Kaya, çalışmalarının başarılı şekilde tamamlandığını belirterek, projenin üniversiteye ve göç çalışan araştırmacılara yararlı olması dileğinde bulundu.
Çalışmaya maddi destek sağlayan TÜBİTAK’ın yanı sıra araştırma ekibindeki araştırmacı ve bursiyerlere teşekkür eden Kaya, özellikle de Şanlıurfa sahasında veri toplama noktasında desteklerini esirgemeyen resmi kurumlara, dini kurum ve ağlardaki yerli ve Suriyelilere minnettar kaldığını ifade etti.
Araştırma projesinin özet kısmında, uluslararası göç sürecinde entegrasyonun, mültecilerin ve ev sahibi toplumun barış içerisinde yaşaması bakımından kilit bir konu olduğu vurgulandı.
Araştırmada, entegrasyonun genel olarak yasal/politik boyut, sosyoekonomik boyut, mültecilerin kültürel ve dini hakları boyutlarını kapsadığına değinilerek, çalışmayla ilgili şu ifadelere yer verildi:
“Bu çalışma, Türkiye’de geçici koruma altındaki Müslüman Suriyeliler özelinde dini kurum ve ağların entegrasyon sürecine etkilerini incelemektedir. Araştırmada, Suriye’deki iç savaş nedeniyle 2011 yılından itibaren Şanlıurfa’ya sığınan Suriyeli mültecilerin gerek savaş öncesinde var olan ve gerekse savaş ve göç esnasında inşa edilen dini kurumlar ve ağların göç ve entegrasyon sürecindeki işlevlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.”
Nitel yöntem tercih edilen araştırmada veriler, derinlemesine bireysel görüşme ve doküman incelemesi teknikleriyle toplandı. Bu bağlamda dini kurum ve ağlardan 36 Suriyeli (28’i erkek, 8’i kadın) ve 7 kaynak yerli kişiyle görüşmelerin yapıldığı ve basına yansıyan faaliyetlerin incelendiği çalışmaya Şanlıurfa’nın Suriyelilerin yoğun yerleştiği merkez ilçeleri Eyyübiye, Haliliye ve Karaköprü ile şehrin Suriye ile sınırı olan Akçakale ve Suruç ilçelerindeki Suriyeliler dahil edildi.
Araştırmanın özet kısmında şu ifadeler yer aldı:
“Uluslararası göç sürecinde Suriyeli Müslüman dini toplulukların Türkiye’de kurumsallaşması ve ağ geliştirmesi temel bir bulgudur. Dini kurum ve ağlar, mülteciler açısından güven ve aidiyet noktasında önemli bir sığınaktır. Bu yapılara dahil olma ile birlikte gelişen sermaye, mülteciler açısından çeşitli kaynaklara erişimde avantajlar sağlarken, göç ve savaş travmasına karşı psikolojik rahatlama ve anlam sağlamaya imkan vermektedir. Dini kurum ve ağlar, mülteci topluluğu için sosyal bağ, ev sahibi toplum ve kurumlarla ilişkide sosyal köprü ve bağlantı işlevindedir. Araştırmada dini kurum ve ağların insani yardım ve kamu hizmetlerine erişim konusunda, aracılık ve rehberlik yaptığı belirlenmiştir. Kurum ve ağların merkezinde din eğitimi vardır. Her ne kadar din ve dil eğitimi çeşitli kurumların paydaşı olduğu uyum projeleri bağlamında gerçekleşiyor olsa da resmi olmayan kurum ve ağların faaliyetleri daha çok yerel otoritelerin hoşgörüsü çerçevesinde sürmektedir. Dini kurum ve ağlar, yapısı gereği farklı inanç ve görüşlerden kimseleri dışlayan bir niteliğe sahiptir. Bu bağlamda entegrasyon sınırlı ve belirli dini kimlikler üzerinden gerçekleştiği için mültecilerin bir kısmını dışarıda bırakan bir tarzda ilerlemektedir. Bu durum, paralel yaşamların inşası, sosyal kapanma ve marjinalleşmeye yol açabilir. İnanç temelli organizasyonların göç ve entegrasyon sürecindeki etkisini bütüncül olarak ortaya koymak için ev sahibi toplumdan Müslüman gruplar ve Suriyeli Müslüman olmayan grupların da bilimsel temelde incelenmesi önem arz etmektedir”.