Türkiye’nin bir gerçeği olan işsizlik ile ilgili konuşan esnaf ve halk, işsizlik sorunu ile birlikte artan hayat pahalılığı ve asgari ücretin düşük olmasından şikâyetçi oldu.
Türkiye’de sürekli artan hayat pahalılığı, pandemi süreciyle birlikte bir kat daha arttı. Bu durum özellikle asgari ücretle çalışanlar başta olmak üzere dar gelirli vatandaşları ciddi anlamda zor durumda bıraktı.
Her ne kadar TÜİK verilerine göre 2020 yılında bir önceki seneye göre işsizlik oranı düşse de TL’nin dolar, altın ve euro karşısında değer kaybetmesiyle gıda, giyim ve barınma başta olmak üzere her alanda artan bir hayat pahalılığı söz konusu oldu. Vatandaşlar, bir önceki ay aldığı ürünü yeniden almaya gittiğinde maalesef aynı fiyata yeniden alamıyor.
“Türkiye’de asıl sorun işsizlik mi yoksa iş beğenmemezlik mi?” sorusuna cevap veren vatandaşlar, pandemi ile birlikte artan hayat pahalılığı ile birlikte ülkede asıl sorunun işsizlik olduğunu ifade ettiler.
“Her şeye zam geliyor ama asgari ücret hep altta”
Asgari ücretin kimseye yetmediğini ancak bunun hiç kimsenin umurunda olmadığını dile getiren Rüstem Aydın, “Türkiye’de iş beğenmemezlik değil, iş yok. 8 saat değil 12 saat çalışıyorlar. Asgari ücretle geçinebilecek hiç kimse yok. 2 çocuklu bir aile 2 bin 300 TL ile geçinemez. İş beğenmeme dedikleri bu. İnsanların 2 bin 300 TL ile geçinebileceklerini sanıyorlar. Ev kiraları ortada, devletten bir destek yok. Şurada aç kalsak kim bakacak? Bin 500 TL’lik kiraya çıksak elektrik, doğalgaz, su 2 bin TL. Kim ne yesin? Çocuklarına bir şeyler alamaz. Çocuk olmasa dahi evli olan kişi yine de asgari ücretle yaşayamaz. Kira veren hiçbir şey yapamaz. Bu ülkenin tek sorunu bu. Asgari ücret kimseye yetmez. Ama bu kimin umurunda bilmiyorum. Çoğu yerler kapatıldı. Zaten işsizlik vardı, daha kötü oldu. Bu insanlar ne yapacak? Bir çaresi var mı? Kimse bir şey yapıyor mu? Yapmıyorlar. Kafeler kapatıldı, onca insan ne yapacak? Çoğu da aç! Kimse bunun farkında mı? Farkındadırlar ama değil gibi davranıyorlar. Asgari ücretin yükseltilmesi lazım. En azından normal bir düzeye getirilmesi lazım. Kira fiyatları yükseldi, her şeye zam geliyor ama asgari ücret hep altta.” dedi.
“Bir vatandaşın yaşayabilmesi için en az 4 bin 500 TL alması lazım”
Asgari ücretin hayat standartlarına göre en az 4 bin 500 lira olması gerektiğini belirten Yalçın Özcan, “Şu anda iş falan yok. Çalıştığın yerlerden paranı alamıyorsun, sigorta bile yapmıyorlar. Standart bir iş yok. İş var ama geçim yok. Ev kirası 2 bin lira olmuş. Asgari ücret 2 bin 400 olsa ne olur. Elektrik, su faturaları var, ne yiyecek bu adam. Ben tek yaşıyorum, ailem de yok. Ben şimdi 2 bin 400 TL asgari ücretle çalışıyorum ve bin 500 TL kira ödüyorum. Elektrik, su derken bir ay boyunca ben ne yapacağım. Sıkıntı işte… iş var ama geçim yok. Asgari ücret çok düşük. Elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödedin mi ortada para kalmıyor. Bir ay boyunca ne yapacağız? Devlete gidip yardım istiyoruz bana ‘senin sigortan var’ diyorlar. Ben de ‘aldığımız para faturalara gidiyor’ diyorum. ‘Biz size güzel maaş veriyoruz’ diyorlar. Bu nasıl güzel maaş? Bir dışarı çıkıp baksınlar, ondan sonra para veriyoruz desinler. Yani ben bu hesap kitabı da anlamadım. Bir vatandaşın yaşayabilmesi için en az 4 bin 500 TL alması lazım. Bir insanın günlük ekmeği, sabah, öğle, akşam yemeği, pazarı var. İnsanın elinde 3 bin TL kalması lazım ki, geriye kalan, elektrik, su, doğalgaza ayırsın.” diye konuştu.
“Asgari ücret yükselmiyorsa zamlar önlensin”
Vatandaşlardan Samet Şahin, “Asgari ücret 2 bin 350 TL, kira 2 bin TL. Buna elektrik, su ve doğalgaz da eklenince insanlar ev geçindiremez hale geliyor. Bu konu ebeveynleri sıkıntıya sokuyor. İş veriliyor ama ücretten memnun değiller. Ben de asgari ücretle çalışıyorum ve yükseltilmesini istiyorum. Eğer asgari ücret yükselmiyorsa zamların önlenmesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Gelir ve giderleri hesapladığın zaman kimse asgari ücretle çalışmak istemiyor”
Pandemi yüzünden insanların ya işten ayrıldığını veya çıkarıldığını vurgulayan Gökhan Şimşek, “İşsizliğin nedeni yıllardır bilinmiyor. Yıllardır böyle işsizlik var. Hiçbir şey konuşmaya gerek yok, emeklinin hali ortada. Gelir ve giderleri hesapladığın zaman kimse asgari ücrete çalışmak istemiyor. Diğer yandan çalışmak zorunda çünkü sigorta lazım.” dedi.
“Gençler kanaatkâr değil”
İnsanların asgari ücretten öte kanaatkâr olmadıklarını savunan Hasan Poyraz da şöyle konuştu:
“Ben 62 yaşındayım. Ortaokuldan itibaren hiçbir yarıyıl tatilinde çalışmadan geçirmedim. Ara tatillerimi atölyelerde çalışarak geçirdim. Yani bu şekilde 45 yıl çalışma hayatım oldu. Hep özel sektörde çalıştım. Bir işe girerken siz bana ne kadar ücret vereceksiniz diye hiç sormadım. Bana ‘kaç para istersin?’ diye sorarlardı, ben de ‘performansımı görün ona göre hakkım ne ise onu bana verirsiniz’ derdim. Ama o günler geride kaldı. Gençler hiç alın teri dökmeden para istiyorlar. Neden mi? Oyun eğlencelere başladılar. Akşam gezmelerine başladılar. ‘Arkadaşımın arabası var benim neden yok?’ diyorlar. Hepimizin arkadaşı oldu. Eğlence mekânlarında hava atmaları tatminsizliğe yol açtı. Kanaat yok. Yani ailenin zamanında kanaatkâr yetiştirmemesine bağlıyorum. İnşallah düzelir ama pek ümidim yok. Vurdumduymazlık var. Terbiyeden uzak, büyüklere saygı ve sevgiden uzaklar. Böyle bir ortamda asgari ücret 10 bin TL olsa ne yazar. O onu yine bir günde bitirir. Bu sefer 15 bin TL’nin peşinden koşar. Bu durum, ailelerin dini vecibelerden uzak olmasından kaynaklanıyor.”