Eğitim sendikası temsilcisi Urfa’da eğitimin iyileştirilmesi için öneriler getirdi
Özgür Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası (Özgür Eğitim-Sen) Şanlıurfa Temsilcisi Vehbi Uzundağ, sona eren 2021-2022 eğitim öğretim yılını değerlendirdi.
Uzundağ, öğrenci potansiyeli açısından Türkiye’nin 4. büyük ili olan Şanlıurfa’da eğitimde hiçbir dönem istikrar sağlanamadığına vurgu yaptı.
Şanlıurfa’da ilk lisenin 1946’da dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in Urfa’yı ziyareti esnasında halkın talebi sonrası açıldığını hatırlatan Uzundağ, bu zamana kadar çocuklarını okutmak isteyen ebeveynlerin evlatlarını okutmak için komşu illere göndermek zorunda kaldıklarını belirtti. “İlde lise olmayınca başka ile gönderme imkanı olmayan vatandaşın ise okuma şansı zaten yoktu” diyen Uzundağ, Urfa’nın eğitimdeki geciktirilmişliğin bununla sınırlı kalmadığını, Anadolu liselerinin açılışında da fen liselerinin açılışında da bu geciktirilmişliğin devam ettiğine kaydetti.
Vehbi Uzundağ, çeşitli illerde toplamda 61 fen lisesi açılmasına rağmen Şanlıurfa’da ilk fen lisesinin 2004-2005 eğitim öğretim yılında eğitime başladığı bilgisini verdi. Sınavla öğrenci alan Anadolu liselerinin mevcut kontenjan sayısının da yetersiz olduğunu düşündüğünü ifade eden Uzundağ, Şanlıurfa’nın öğrenci potansiyeli açısından Türkiye’de dördüncü büyük il olduğuna dikkati çekti.
Vehbi Uzundağ, kentte eğitimde öğretmen açığının, ücretli öğretmen ve derslik sıkıntısının devam ettiğini belirterek, Şanlıurfa’da hiçbir dönemde eğitimde istikrar sağlanamamasının sebeplerini şöyle anlattı:
“Bu istikrarsızlığın birçok nedeni vardı. Ancak bizce en önemli sebebi sık sık değişen il milli eğitim müdürleriyle birlikte eğitim sürecine dair olumlu çalışmalara adapte olan birimlerin de sık sık değiştirilmesidir. Örneğin ARGE birimine alımlar keyfiliğin ötesine geçmemektedir. İl milli eğitim müdürünün değişimiyle birlikte ARGE biriminin de tamamen yenilendiğine şahit oluyoruz.
Bir diğer önemli husus, özellikle ilköğretimin birinci kademesi dediğimiz 1-4 sınıflarda sık sık öğretmen değiştiren öğrenciler ile tek öğretmen ile devam eden öğrenciler arasın ciddi farklar oluştuğunu sahada bizzat tanık olduğumuzu söylersek yanlış bir ifade kullanmış olmayız. Başarısızlık sadece öğrenciden kaynaklanmıyor. Öğrencinin yanı sıra çevresel imkanlara, kültürel duruma, sağlık şartlarına, ekonomik imkanlara, ailenin gelir seviyesine, anne ve babanın eğitim düzeyi gibi birçok faktör etkili olmakla birlikte, bu hususta öğretmen değişikliği de öğrenci başarısını düşüren önemli bir faktör olduğu açıktır.
Sözleşmeli öğretmenlik geçici pansuman görevi dışında bir fonksiyonu bulunmamaktadır. 3 yıl zorunlu hizmetin bitiminde öğretmen sirkülasyonu aynı hızla artarak devam ettiği hepimizin malumu. Bugün önlem alınmaz ise yarınlarda da Şanlıurfa’nın en büyük sorunu eğitim olmaya devam edecektir.
Soruna köklü çözüm üretilmek isteniyorsa öğretmenin görev yaptığı koşullar göz önüne alınarak ek bir ödemenin yapılması bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Öğretmenin bulunduğu yerin kaderini değiştirebilmesi için uzun süreli ve planlı çalışması gerekmektedir. Ücrette yapılacak bir iyileştirme ile öğretmenin ilk atandığı yerde uzun süre çalışması için yeterli motivasyon aracı olabilir. Denemek, uygulamaya koymak ve sonuçlarını değerlendirmek gerekir.”
Özgür Eğitim-Sen Şanlıurfa İl Temsilcisi Vehbi Uzundağ, Şanlıurfa’da eğitimin iyileştirilmesi için bazı tavsiyelerde bulundu. Uzundağ’ın önerileri şöyle:
“1-Alt yapı ihtiyacı (derslik, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını Türkiye ortalamasının altına indirilmesi)nin bir an önce giderilmesi.
2-Öğretmen sirkülasyonu için acil önlem alınması. Öğretmen sirkülasyonu en aza indirilmesi.
3-Sınavla öğrenci alan liselerin (Fen liseleri sayısı ve kontenjanları dahil olmak üzere) yeniden gözden geçirilmesi, derslik kontenjan sayısının artırılması ve eksikliklerin giderilmesi.
4-Onarım ihtiyacı yanı sıra okulların donanım ihtiyacının karşılanması. En asgari düzeyde Türkiye genelinde donanım açısında öğrenci başına harcanan ücretin Şanlıurfa öğrencilerinden esirgenmemesi gerektiğini belirtelim. Milli Eğitim Bakanlığını bu anlamda şeffaf olmaya davet ediyoruz.
5-İl ve ilçe Milli eğitim müdür ve müdür yardımcıları kadrosuna atanacaklardan eğitimdeki başarılarının somut olarak ortaya konulabilir olmasına dikkat edilmesi.
6-Yerel yönetimlerin ildeki eğitim-öğretim sürecine katkılarının artırılması. Sosyal, kültürel ve akademik başarıya yönelik çalışmalarda destek sağlaması.
7-Yereldeki STK’ların öğrencilere yardım kampanyalarıyla defter, kalem, silgi vb yardımlarla sınırlı kalmaması, aynı zamanda eğitime uzun vadeli çözünler konusunda iradelerini ortaya koymalarını ve takip etmeleri, ildeki mevcut siyasi aktörlere kamuoyu baskısı oluşturmaları gerekir.
8-İl Milli Eğitim Müdürlüğü ARGE birimi tarafından her dönem için en az dört kazanım değerlendirme sınavı hazırlanması, bu sınavlara girecek öğrencilerin imkanlar dahilinde isteyen online sınava girebilmeli, bu imkandan mahrum olan öğrencilere ise kitapçık şeklinde indirebilecek bir formatta web sitesine yüklenmesi gerekir.
9-Özelikle pansiyonların bir kısmını mevsimlik işçi ailelerin çocuklarına ayrılması gerektiği, anne-baba çalışmaya gitseler bile çocuklarını gönül rahatlığıyla bırakabilecekleri bir imkanın sağlanması gerekir.
10-Nitelikli okullara idare atanması da belli bir sisteme bağlanması.(Sadece mülakatla atamanın hiç kimseye yararı yoktur.)
11-Sık sık okulların isimlerinin değiştirilmesi, okulların bir yerden başka bir yere taşınması anlaşılır gibi değil. Yapılacak yeni binalara eski okulları taşımak yerine yeni isimlerle ve ihtiyaca uygun okul açmak daha isabetli olacaktır.”