enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp
DOLAR
34,5250
EURO
36,1708
ALTIN
2.967,32
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Şanlıurfa
Az Bulutlu
37°C
Şanlıurfa
37°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
36°C
Pazar Az Bulutlu
37°C
Pazartesi Açık
37°C
Salı Açık
35°C

Bireyin özgür olmasındaki engeller

15.02.2021 15:19
0
A+
A-

“Gerçek hayat; değişerek, dönünüşerek ve olgunlaşarak başarılı ve huzur duyularak yapılan yolculuk serüvenin adıdır..”

“Gerçek hayat; değişerek, dönünüşerek ve olgunlaşarak başarılı ve huzur duyularak yapılan yolculuk serüvenin adıdır..”

-İnsanı tutsak yapan değerlerin başında; geçmişten gelen itaat kültürü, baskıcı çağdaş sistem, insanın kendi duygu ve düşüncelerinden kaynaklanıyor diyebiliriz.

-Her insan dünyaya özgür bir şekilde merhaba der. 

Ancak, kendi ebeveyni, çevresi, arkadaş ve baskı grupları malesef bu özgürlüğü engelliyen en önemli faktörlerin başında gelmekte.

Anne ve baba çocuğu yetiştirirken ne baskıcı nede lakayıt bir dengesizlik içinde davranmamaları icab eder.

Bu sebeble insan en büyük zararı ve engeli sevdiği en yakınlarından görmesi mümkün olabiliyor.

Bilerek veya bilmiyerek.

Her ailede, toplumda ve devlette bir statuko mevcuttur.

Özgür bir birey olmak istendiğinde bu kurumlarla çatışma kaçınılmazdır.

İyi bir anne ve babaya sahip ise, ailesin desteği ile daha güçlü özgüvenli, donanımlı ve düzgün bir kişiliğe sahip olarak kendi yaşamında özgürce var olabilir bir genç.

Kendi ile barışık, ne istediğini iyi bilen kaliteli insan günümüzde sayısal olarak çok fazla değiller.

Geçmişten gelen kültür kotları malesef insanın en temel hakkı olan hür ve özgür birey olma hakkı bir şekilde rafa kaldırılmış olduğunu doğu toplumlarını incelediğimizde bunu görebiliyoruz.

Halbu ki islam iyi anlaşıldığı dönemlerde ebu Hanife ve talebelerinin davranışları güzel birer örnektir.

Hocası olan ebu Hanifenin görüşüne katılmıyan talebesi olan imam Yusuf ve Muhammed kendi aralarında çok iyi dost kalabilmişlerdir.

Fakat ayni şeyi, tarikatlarda tasavvuf ekolünde göremiyoruz.

Çünkü mürit, hocasının yani şeyhinin karşısında ölü gibi durması fazilet telakki ediliyor olması dır.

İslam ümmetini mahveden de bu tarikatçı ve tasavvufculuk olmuştur.

İnsanın en tabi hakkı olan düşünme ve düşündüğünü ifade edebilmek iken, saygı ve edep adı altında yok sayılması zulümdür.

HABERLER  İNSAN TERBİYE EDİLMEYE MUHTAÇTIR

Bir yerde herkes aynı düşünüyorsa, aslında orada hiç kimse yok demek olduğu pek akıllarımıza getirmeyiz. 

Farklı inanan ve düşünen aslında kişinin kendi doğasına uygun bir yol olduğu müshama ve hoş görü ile karşılanması gerekirken, ötekileştirmeyi tek çözüm olarak görürüz.

Esnek ve geniş bir persfektiften bakmayı deneme yoluna gidilebilse ilişkilerde daha verimli sonuçlar almak mümkündür.

Tek tip ve totaliter baskıcı anlayışlar insan ve toplumları içten germek sureti ile kaos ve anarşi neticesinde çok ciddi sonuçlar dogurduğu ayen beyan ortadadır.

Hoş görünün, adaletin ve eşitliğin yaşandığı toplumlar refah ve huzur ortamınıda sağlayabilirler. 

İsterse bu insanlar iman etmemiş olsalar bile…

Fakat diğer tarafta gelenekten gelen kültürü yaşatanlar iman ettiklerini söylemelerine ramen eğer o toplumda; adalet, sevgi, hoş görü, eşitlik, ahlak ve üretim yoksa, böylesi bir toplum psikopat üretir ancak.

Aklini kullanan ve hakikatin peşinde olanlara da deli veya fitneci nazari bakılır.

Toplum bazen bireyin ruhunu yok eder.

Bazende birey toplumun hayellerini karartabilir.

Halbu ki insan, toplumda ki diğer insanlarla olan ilişkilerinde sorumluluk bilinci ile davranması temel görevidir.

Çünkü insan diğer insanları gözündeki değerini veya yanlışlarını bilmesi aynı zamanda kendisi için ayna görevi yapmış olurlar.

Aynası ve dostsuz insan kendi yanlışını fark edemeye bilir…

Engeller ve barikatlar nelerdir ?

1.Kişinin kendisi olabilir.

2.Anne ve baba olabilir.

3.Toplum olabilir.

4.Örgütler olabilir.

5.Devlet olabilir.

6.Gelenek ve kültür olabilir.

7.Dünyada ki hakim sistem olabilir.

İnsan oğlu bu dünyaya gelmesi ile nasıl bir hayatın kendisini beklediğini fark edebilmesi ancak rüşte erdikten sonra idrak edebilmeyle başlar.

Bazen bunun farkına çok geç varılabiliyor olamasıda mümkündür.

Bizde akıl bağli yaşı 18 olarak alınır.

HABERLER  BU GÜNÜN İNSANI NİYE MÜSLÜMAN OLMUYOR ?

Bu rakam her insan için aynı olması mümkün değildir.

Benim kanaatime göre aklın olgunluğun yaşı 30 iken ruh olgunluğun yaşı ise 40 daha isabetli diyorum.

Özgürlüğe giden yolda birinci azık doğru bilği dir.

Bilim konusunda ise çok seçici olmak gerekiyor.

Çünkü bilim yapisi itibari ile daima değişgenlik gösteren bir daldır. 

Diğer yol azığįmız ise; felsefe, edebiyat, sanat, mantık, analitik çözümleme, akıl yürütme, empati, tarih bilinci ve dünya realitesini iyi okuyabilmek vb.

Her insan belli bir ölçüde akıllı olabilir.

Benim akıldan kast ettiğim doğuştan var olan (animal) akıl değildir.

İnsanın kendi gayreti ile fikir ve düşünce yoluyla kazandığı “beşeri akılı” kast ediyorum.

Yani bir çobanin koyun güderken koyunlarını kurta kaptırmamak için kullandığı beceri ve akıl ile bir profösörün laboratuarda ki inceleme ve deney sonucunda ki vardığı sonucla elde ettiği icad yine bu beşeri akıl iledir.

İnsanın aklı ile kalbi uyumu içinde olduğunda özgürlüğün tadını hisseder.

Fakat bu öyle hemen elde edilebilecek bir durum değildir.

Bazen en az 15/ 20 sene gibi bir zamana mal olabiliyor.

Akıl, idark ve kavrayış olarak kendini gösteri. 

Kalp ise görmek, hikmet, basiret ve sezgi olarak kendini gösterir.

Bu sebeble Allah kur’an’da mealen;

“Şüphesiz, Allah katında canlıların en kötüsü aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir.”

                     Enam suresi, 22

Bu ayettende anlaşılan insan için en büyük ziyan, sorgulama ve öğrenme yeteneğini kaybetmiş olan BEYİNDİR…

Sorgulamak kafanın karıştığını göstermez, bilakis aklını kullandığını gösterir…

Sonuç olarak;

Her insan birey olma olgunluğuna ulaştıktan sonra biz bilincini sahip olması gerekiyor. 

Yoksa bencil ve egoist olup çıkabilir.

HABERLER  Hz. Muhammedin elçi seçilişi ve delilleri;

Bu çağın insanı özgürlük yolunda ezber bozabilmeyi cesaret edebilmedir. 

Öğretilen yanlışlar, yalanlar ve tabularla bir yere varılmaz…

Zeki Celik

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.