Bin yıldır depremin merkez üssü: Maraş
Kahramanmaraş ve çevresi, Doğu Anadolu fay hattı üzerinde yer alıyor. Tarih boyuncu birçok defa büyük depremlerle sallanan bölge, son olarak 6 Şubat’taki depremlerle yerle bir oldu.
Deprem riski açısından Türkiye’nin en riskli yerlerinden olan bölgede, bin yıl önce en şiddetli depremlerden biri yaşandı.
Maraş’ta 29 Kasım 1114’te çok büyük bir deprem meydana geldi. Sabahın erken saatlerinde Maraş halkı -tıpkı 6 Şubat’ta olduğu gibi- büyük bir sarsıntıyla uyandı. Müthiş bir gürültünün koptuğu, yerin insanın ayağından kaydığı, dağların dahi sarsıntının şiddetinden sallandığı deprem, kısa süre içinde tüm şehri düzleştirdi.
URFALI MATEOS: HERKES KIYAMET GÜNÜNÜN GELDİĞİNİ ZANETTİ
O depremde Maraş’ta yaklaşık 40 bin kişi öldü, çevre bölgelerde de yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
1114 depreminin en önemli tanıklarından biri Urfalı Mateos. Deprem olduğu sırada Urfa’da bulunan Mateos, şehirdeki yıkıma şahit olarak, şunları yazdı:
“Mareri ayının 12’sine tesadüf eden Pazar günü, Haç yortusunda bir nişane belirdi. Bunun gibi ilahi gazap ne geçmişte ne de bizim zamanımızda görülmüş ve işitilmiş ve ne de kitaplarda okunmuştu. Derin bir uykuya dalmış bulunduğumuz sırada aniden müthiş bir gürültü koptu ve bütün dünya sarsıldı. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı ve tepeler çatladı. Dağlarla tepeler şiddetle çınladı. Onlar canlı hayvanlar gibi ses çıkardılar. Dağların sesi, kulaklarda bir ordunun çıkardığı gürültüyü andırıyordu. Mahlûklar Allah’ın gazabı altında şaşkın bir vaziyet içine düşmüş olup dalgalı bir deniz gibi titriyorlar ve çalkalanıyorlardı. Çünkü bütün ova dağlar sanki bakırdanmış gibi çınladılar ve ağaçtanmış gibi sallandılar. İnsanlar ağır hastalar gibi inliyordu. Yeryüzünden dehşete kapılmış umutsuz bir firari gibi figan ve haykırış sesleri yükseliyordu. Bu sesler, zelzeleden sonra da geceleyin bir saat kadar işitiliyordu. Bu felaket esnasında herkes kendi hayatından ümidini kesti ve kıyamet gününün geldiğini zannetti. Çünkü tam bir kıyamet gününü andıran bir hal vardı. Gün Pazar.”
Depremde Urfa şehrinin surlarının 13 kulesi ve Harran’ın surlarının bir kısmı çöktü. Kuzey Suriye’de Fırat Nehri yakınlarında bulunan Balis Kalesi’nin yarısı ve 100 ev yıkıldı. Deprem Hatay bölgesinde de yıkıma sebep oldu. Antakya kapısı burcu yıkıldı ve şehirde birçok insan hayatını kaybetti. Kuzey Suriye’de bulunan Azez Kalesi de harap olurken 400 kişi öldü.
1513-1514 DEPREMİ
1514’te Tarsus-Malatya-Adana hattında şiddetli bir deprem meydana geldi. Mersin ve Maraş’ı da etkileyen depremin tarihi ve etkilediği bölgeler tam olarak belli değil. Depremin tarihi, bazı kaynaklarda 1513, bazı kaynaklarda 1514 olarak geçiyor. 28 Mart 1513’te meydana gelen ve Mısır’dan hissedilen depremle bir alakası olup olmadığı tam olarak bilinmiyor.
1544’TE ELBİSTAN ÇÖKTÜ
1544 Ocak’ında Doğu Anadolu’da çok büyük bir deprem meydana geldi. Deprem, Antep’ten Halep’e kadar olan bölgede etkisini gösterdi.
Devrin kaynaklarına göre Elbistan’ın yarısı toprağa gömülmüş, Sacur Çayı’nın akışı bile değişmişti. Artçı depremler altı ay sürdü.
UZMANLAR GERİLİMİN BOŞALDIĞINI İFADE EDİYOR
Bazı uzmanlar 1114 ve 1544’teki depremlerde kırılan Doğu Anadolu Fay Hattı’ndaki depremlerin olduğu kesimin, en az 500 yıldır “sismik boşluk” içerisinde bulunduğuna dikkati çekiyor. Herhangi hasar verici deprem olmaması nedeniyle burada gerilimin biriktiğini ve 6 Şubat Pazartesi günü gerçekleşen depremle 5 asırlık sismik sessizliğin bozulduğunu belirten uzmanlar, son depremle gerilimin boşaldığını ifade ediyor.