Şanlıurfa’da bu hafta “Türk Sinemasında Doğu Temsili” konuşuldu
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Şanlıurfa Şubesi haftalık olarak düzenlediği Cuma Sohbetleri programını bu hafta Harran Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi ve Yönetmen Mahmut Kemal Açıkyol’un katılımı ile gerçekleştirdi.
Moderatörlüğünü Gazeteci-Yazar Tahir Coşandal’ın yaptığı programda Öğretim Görevlisi Açıkyol, “Türkiye Sinemasında Doğu Temsili: Öteki ve Ötekileştirme” konusunu işledi.
Açıkyol yapmış olduğu sunumda, doğu kökenli Türkiye vatandaşlarının, Türk sinemasında hangi bağlamda temsil edildiğinin altını çizdi. Modernleşme kavramının kapsamı, temsil kavramı ve temsil çalışmaları üzerinden sunumunu yapan yönetmen Açıkyol, Kibar Feyzo gibi Türk filmlerinde doğunun ve doğuluların kan davası, kaçakçılık, şalvarlı ve şiveli olarak nasıl temsil edildiğini anlattı.
AÇIKYOL: 1950’Lİ YILLRDAKİ FİMLER KÖY EKSENİ ÜZERİNDE KURULDU
1982-2016 yılları arasında doğu ve doğululuk temsilini işleyen Hakkari’de Bir Mevsim, Eşkıya, İki Dil Bir Bavul, Soğuk ve Ekşi Elmalar filmlerine değinen Açıkyol, tarihsel dönemleri farklı olan bu beş filmin Türk sinemasında doğu temsilinde açığa çıkan süreklilik öğeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Açıkyol, 1950’li yıllarda çekilen doğu temalı filmlerin ise köy ekseni üzerinde kurulduğuna işaret ederek, Mezarımı Taştan Oyun, Dağları Bekleyen Kız ve Ezo Gelin gibi filmlerin kurgusunu, yapay ve çiğ köy görüntüsünden öteye gidilemediğini ve bu filmlerde karakterlerin birçoğu keyif, cinsel açlık ve ilkel düşünme betimlemeleriyle tanımlandığını hatırlattı.
“DOĞULU KADINLAR DA FİMLERDEKİ HİKAYLERİN TEMEL NOKTASI OLMUŞTUR”
Sinemada görünmeyen doğulu kadınların da filmlerdeki hikâyelerin temel noktası olduğunu belirten Urfalı genç yönetmen, “Bedrana (1973) filmi namus cinayeti ve kaçakçılık temasını, Kara Çarşaflı Gelin (1974), kadın üzerinden kan davasını, Fıratın Cinleri (1977), kadını bir arzu nesnesi olarak almış ve bu yoldan ağa-köylü-eşkıya çatışmasını işlemiştir. Hazal (1978) filmi de Türkiye’nin doğusundaki kadınların baş etmek zorunda kaldıkları sorunları irdelemek adına çekilmiş” diye konuştu.
Açıkyol, 1970’li yılların Türk sinemasında doğulu kadınların görünürlüğe kavuşması açısından önemli olduğunu vurgulayarak, “Aynı şekilde bu dönemde komik doğulu karakterlerin de Türk sinemasında yer edindiğini söyleyebiliriz. Salako (1974), Kibar Feyzo (1978), Erkek Güzeli Sefil Bilo (1979) gibi filmler mantıksızlık, cinsel açlık, garip ritüeller vb. kapsamında doğuyu anlamlandırmıştır” dedi.
“1970’li YILLAR DOĞUYU KURMA VE KURGULAMA AÇISINDAN TARİHSEL BİR KONUMDUR”
Köprü (1975), Derviş Bey (1978), Kibar Feyzo gibi filmler üzerinden doğuya medeniyet getiren doğulu karakterler de konuşmanın bir diğer konusu oldu. “Bu tarz filmlerde üretilen temsiller yoluyla oluşturulan ötekinin mevcudiyeti mekân, cinsiyet, sınıf, kırık Türkçe, cinsellik gibi farklı bağlamların bütünleşmesiyle gerçekleşmektedir” diyen Açıkyol, 1970’li yılların, Türkiye’nin doğusunu kurma ve kurgulama açısından tarihsel bir konum olarak ele alınabileceğini belirtti.
Açıkyol, “Bu dönemde modernleşme doğuya batıdan gelmemiştir, bölge halkının batıya gidip modernleşme dinamiklerini kavraması ile mümkün olmuştur” dediği konuşmasında, bu dönemin doğuyu aktaran birçok filminin hikâyesi toprak üzerinden ağa-köylü çatışması olduğunu ifade etti.
Programa TYB Şanlıurfa Şubesi Başkanı Doç. Dr. Mahmut Kaya, üyeler Mehmet Sarmış, Eyüp Azlal, Faruk Kazancı, Vehbi Uzundağ ve üniversite öğrencileri katılım sağladı. Program soru cevap bölümünden sonra Başkan Kaya’nın teşekkür konuşması ile sona erdi.