Bir fikir, inanç ve din ne kadar güzel olursa olsun.
Onu temsil edenlerin ve davetcilerinin durumuda bir o kadar önemlidir.
Güvenilirlik, samimiyet, zeka, asalet ve giyim kuşamında temiz olması yanında sadelik önemlidir.
Bir firma bile iyi ürettiği bir malı pazarlayacak insanları testen geçirerek iyi yetiştirdikten sonra hizmete müsade ediyor.
Bazı günümüz davetçileri malesef hint fakiri görüntüsü vermek sureti ile arapça ayetleri havada uçurması bu dine hizmet değildir aslında.
Bu çağ görselliğin öne geçtiģi bir çağdır.
Müslümanlarda bu konuda dikkatli olmak zorundalar.
20.asırın insanları olarak kendimizi doğru bilgi ve ilimle buluşturmamız her insanın sorumluluğudur diye biliriz.
Bu çağ, bilgi ve dijital çağ deniyor.
İlime ve bilgiye her insan artık anında el telefonları sayesinde ulaşması mümkün bir hale geldi.
Dünyanın en büyük kütüphanesi cebimizdedir desek abartmış olmayız.
Yeter ki bizler, bizim icin gerekli olan doğru soruları sormasını bilelim.
İnsanın doğuştan var olan akla “animal akıl” denir.
Bu akıl diğer canlılarda da vardır.
Doğada ayakta kalabilmek ancak bu akıl sayesinde korunabilirler bütün canlı yaratıklar.
Ancak insanı diğerlerinden farklı kılan “düşünen ve konuşan” bir yanının olmasıdır.
Düşünme, zor bir beyinsel eylemdir.
Her insan düşünmekten kaçar.
Düşünme, sorumluluk getirir insana.
Rahatını seven ve cahiller pek düşünmezler.
Güzel gören güzel düşünür.
Güzel düşünende güzel davranır.
Öncelikle samimi olarak doğru bilgi talebimizin olması gerekmektedir..
Doğru bilgi, doğru fikire dönüşür.
Düşünceler ise zihnimizde mantık süzgeçinden geçirildiğinde yeni bir ” akıl ” melikesi oluşur.
İşte bu akla beşeri akıl diyoruz.
Bu akıla sahip olanlar günümüzde; füze, uçak, insansız hava aracı, deniz altı ve uzay gemisi gibi teknolojik araçlar yapabiliyorlar.
Tabi ki bu konuda; felsefe, mantık, analitik, edabiyat, empati, matematik, fizik, bioloji ve astraloji vs.
Bilim dallarını iyi bilmek gerekiyor.
Her insan mühendis olmak zorunda değil,
Ancak bilgi toplumu olmayı hedefelersek şayet.
Her fert günümüz dünyasında ayakta kalabilmesi ve toplum içinde ki sosyal konumunu sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için farz-ı ayın bilgileri öğrenmesi zaruridir.
Eski gelenekten gelen dini akil ve mezhebi görüşlerle bu çağda var olmak imkansız ve “out” olmuştur.
Ben tevhid ehliyim diyerek, etrafımıza topladığımız genc ve bilgisiz insanlardan oluşan marjinal küçücük topluluklara bir şeyler anlatabiliriz.
Sorun bu gencleri camiye bağımlı tutup tutmaktır.
Hayat dışarıda akıyor ve şekilleniyor.
Bu sebeble gencler ileride iyi bir meslek veya sanat sahibi olabilecekler mi ?
Yine bizim kur’an bilgi ve yorumlarimizla bu gençler hidayete yürüyerek iyi bir ahlaklı mümin şahsiyetine kavuşabilecekler mi ?
Yoksa onların hayatlarını suistismar ederek sadece camiye gelip giden insanlar konumunamı razı olacağız.
Günümüzde CENNET ninisi yine hocaların eliyle olması kadar acı bir şey yoktur.
Hadi yalancı politikacıları geçtikte…
Yine tercübe gösteriyor ki mevcut grup ve cemaatlerden bu saydığımız vasıflara sahip olan, sahih imanlı ve iyi bir sanat sahibi müminleri topluma kazandıramadılar.
Genelde mevcut cami ve dernekler uyutucu konumdalar.
Rant ve küçük olsun benim olsun zihniyeti ile idare edile geldi.
Söz bir yere kadar gecerli vede güzelzeldir.
Ancak en tesirli olanı ise, “hal ilmidir.”
Sözleri aynı güzellikte davranışımıza yansıtamaz isek, muhataplarimiz bizi ciddiye hakli olarak almıyacaklardır.
Sonrada ona buna çamur atarak kendi kabahatlerimizi örtmeye çalışırız.
Bu şekilde ki bir hoca veya davetci işin ehli değildir.
Bu zamanda her insanın cebinde bir para cüzdanı olduğu gibi zihnide de bir düşünce laboraturu olması gerekiyor.
Bilgi çağında yaşamanın bir gerkliliğidir..!
Selam ve dua ile ⚘
Zeki Celik