680 yılında Halife Yezid Kerbela’da Hz. Hüseyin dahil Hz. Peygamberin sülalesini- ehlibeytin nerede ise hepsini katletmesinden sonra Müslüman dünyası paramparça olmuştu. Halife Yezid büyük bir itibar kaybına uğramıştı. Halife Yezid Müslüman dünyasında kaybolan itibarını düzeltmek istiyordu. Epeyce düşündü. Aklına cin gibi bir fikir geldi. Güzide kent İstanbul’u fethederse Müslüman dünyada eşi görülmemiş bir karizmanın ve itibarin sahibi olurdu. Bundan başka hiçbir şey onun itibarını düzeltemezdi.
Ama önce bunun dini altyapısını hazırlaması gerekiyordu. Zaten daha önce Babası Muaviye’nin halifeliği sırasında 2 defa İstanbul kuşatmasına katılmış başaralı olamamıştı. Bol maaş verdiği ulemasına-din alimlerine Hz. Muhammed’in “İstanbul’u fetheden ne güzel komutandır” dediğini yaymalarını istedi. Paralı ulema bu asılsız-teyidsiz hadisi yaydıkça yaydı.
Halife Yezid bırakın İstanbul’u fethetmeyi İstanbul’u kuşatmayı bile başaramadı!
Son günlerde Ayasofya’ya Camii statüsünün verilmesi etrafında o kadar söz söylendi ki; Kur’an’ı Kerim Kiliselerin, Sinagogların Camii’ye çevrilmesine icazet veriyor mu sorusu ortaya çıkıyor?
Öncelikle fetih nedir? Birçok Müslüman alimin aksine, birçok Müslüman alim fetih demek “gönülleri fethetmektir” diyor. Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’da “ya bunlar fetih nedir bilmiyorlar, fetih demek gönülleri fethetmektir” cümlesini kullandı. O zaman fetih kelimesi İslam’daki anlamıyla bir yeri ele geçirdiğinde kiliseleri Camii’ye çevirme icazeti vermiyor bize.
Bu konu ile ilgili üç ayet var ki bu konuyu daha iyi açıklıyor kanaatimce.
Kafirun Süresi 6.ayet: “Onlara deki, sizin dininiz size, benim dinim banadır.”
Bakara Süresi 256. Ayet: “Dinde zorlama yoktur.”
Nahl Süresi 90.ayet: “Muhakkakki Allah iyiliği ve adaleti emreder.”
Bu üç ayet ışığında baktığımızda Allah C.C kilisenin Camii yapılmasına izin vermiyor.
Ayasofya Camii yapılırsa Avrupa ve diğer dünya ülkelerindeki Camii’lerimizin durumu ne olacak?
Ayasofya’nın Camii yapılması ile özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın da içinde bulunduğu Medeniyetler Buluşması gerçek manada çökmüştür!
Ayasofya’da ibadet etmenin daha kutsal, daha hayırlı olduğuna dair bir ayet de yok.
Bir başka çelişki; Ayasofya’ya önem atfeden şey binasının muhteşemliğidir. Madem ki binaya bu kadar önem veriyoruz, neden bu kadar yıldır, 1500 yıl önce Hristiyanların yaptığı binadan daha güzel bir bina biz yapamadık?
Orada ibadet edersek Hristiyanların sembolleri altında ibadet etmek ne kadar doğru?
Eğer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıksaydı “Hristiyanların yaptığı ve onların sembollerinin olduğu bir mabed de namaz kılmak bir Müslümana yakışmaz” deseydi alkışlayacak milyonlar yine de olacaktı.
Mesele biçim midir, içerik midir? Ayasofya’da namaz kıldığımız anda dinin temel yapısı olan ve Müslüman toplumlarda bir türlü dikiş tutturulamayan hak, hukuk, adalet ve eşitlik sağlanacak mı?
Namaz vesiledir, gaye hak, hukuk, adalet, eşitlik, hakperestlik ve yardımseverliktir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde İran asıllı akademisyen Hüseyin Askari’nin kurduğu İslamilik Vakfı tarafından 2015 yılından beri çalışmalar yürütülüyor ve hangi ülke İslami esaslara ve kriterlere göre yönetiliyor diye her yıl “İslamilik Endeksi” yayınlanıyor. 2018 yılındaki endekste Yeni Zellanda, İsveç, Hollanda, İzlanda ve İsviçre gibi Müslüman olmayan ülkeler 4 başlıkta Ekonomi, Adalet ve Yönetim, İnsan Hakları ve Siyasi Haklar ve Uluslararası İlişkiler alanında İslami kriterlere daha uygun bir yönetime sahip oldukları için ilk beşteler. İlk 44’de Müslüman ülke yok. Türkiye 95. Sırada.
Müslüman dünyası biçimin peşine düştü, muhtevayı kaybetti. Ondandır bu dikiş tutturulamaz paramparça perişan durumumuz.
İşin bir diğer yönü zaten Ayasofya’nın bir bölümünde 25 yıldır namaz kılınıyor. Zaten elimizin altındaki Ayasofya’ya Camii statüsü kazandırmanın; sanki başka bir ülkede bir yer ele geçirmiş gibi zafer havasında sunmanın anlamı nedir?
Velhasıl birilerine sanal zaferler lazım!
