Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 8 Kasım günü İnstingram hesabından sağlık nedenlerinden dolayı istifa ettiğini belirterek, twitter hesabınıda kapatarak ortalıktan kayboldu.
Yandaş basın hiç istifayı görmedi. Saraydan gelecek direktifi beklediler muhtemelen. Hükümet 25 saat bu konu ile tek kelime açıklama yapmadı.
Yandaş basının suskunluğunu RTÜK Üyesi İlhan Taşçı şöyle değerlendirecekti: “RTÜK İzleme Merkezi’nde 1780 radyo ve televizyonu takip ediyorum, beş televizyon kanalı dışında, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifa haberini veren kanal yok.
Bu gazeteciliğin bittiğinin resmidir.”
Gazeteciliğin bu “bitiş resmi” AKP’nin ülkeyi nereden nereye getirdiğinin de trajik kanıtıdır. Hadi diyelim olur, olur da; bu kadar da emir-talimat ile gazetecilik, ne şimdi ki dünyamızın herhangi bir yerinde ne de tarihte eşi benzeri görülmemiştir.
Daha önce de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifasını twitterdan duyurmuştu. Ama ısrarlarla görevine geri getirilmişti.
Peki, istifa önce sosyal medya ya mı verilir? Sağlıklı bir istifa şekli, önce bağlı olduğun kuruma verilir, sonra da artık tercihine kalmış, ister sosyal medyadan duyurursun, ister duyurmazsın.
Tuhaf olan, hiç kimsenin tartışmadığı yer orası! Neden istifa dilekçesi resmiyetin icabı olarak ilk olarak bağlı oldukları hükümetin başı Cumhurbaşkanına iletilmiyor? İnsani nezaketin icabı da odur. Kafalarına estiği gibi istifa metnini sosyal medya hesaplarında yayınlattırıyorlar.
18 yıllık iktidar artık ciddi şekilde bocalıyor. Ekonomiyi aldıkları yerden çok daha kötü bir yere gerilettiler. Hukuk’da, demokraside, özgürlüklerde ülke geri geri gitmiş. İsraf ve yolsuzluklar sorulmuyor bile. Dış politikada Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Libya’da her şey yaptıklarının tersi sonuçlar veriyor. Bu kadar başarısızlığın büyük maddi maliyeti var. Mekanik yorgunluk her taraflarına sinmiş.
Kurumsallık çökmüş!
Bu kadar başarısız iktidarın ciddiyeti kalmamış. İktidarın ciddiyeti kalsaydı, kendi hükümetinin bakanları istifalarını Cumhurbaşkanına sunmadan sosyal medyadan yayınlattırmazlardı. “Ben gidiyorum, ne haliniz varsa görün!” mihvalinden.
Cumhurbaşkanı Erdoğan istifa dilekçesini kendisine sunmayıp, istifasını twitter hesabından yayınlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu tekrar ikna edip görevinin başına getirmesiyle ilk önce Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin kurumsallığını, devlet ciddiyet ve adabını ve kendi karizmasını erozyona uğratmıştır.
İstifasını Cumhurbaşkanına sunmadan, sosyal medyadan yayınlamak, aynı zamanda Cumhurbaşkanı’na bir başkaldırıştır. Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyadan istifasını yayınlayanı ikna ederek geri döndürmesi, ipleri artık ciddi şekilde kaçırdığının göstergesidir.
AKP ülke yönetiminde hukuktan çok ciddi şekilde saptı. Hukuksuzluk yaparak, devletin gücünü muktedirce elinde tutup her şeyi kontrol edeceğini sanmanın semeresini ödüyor. Ancak hukuk ile yönetimi ve kurumsallaşmayı sağlıklı işletebilirsiniz.
Berat Albayrak’ın istifasını twitterdan yayınlayıp daha sonra ikna edilip görevinin başına geri getirilen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığını çoğu AKP’li gibi içerlemiş olabilir. “Madem twitterdan istifa etti, ne diye geri gelmesi için ikna ediyorsun, bu kadar mı değerli?” gibi bir tavrı olmuş olabilir. ‘Bende deneyeyim, bakayım beni de geri gelmem için ikna edecek mi, benim Süleyman Soylu kadar değerim var mı’ gibisinden bir saikle hareket ederek, İnstigramdan istifa yayınlatması kuvvetle ihtimaldir.
Yaşadığımız durum bir Berat Albayrak krizi değildir, AKP krizidir. Berat Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanı ama netice itibariyle hükümetin politikalarını uyguluyor. Bu kadar dış borçtan, kurların yükselmesinden, TL’nin aşırı değer kaybetmesinden, işsizlikten, hayat pahalılığından tek başına sorumlu değildir. Bakan Berat sadece parayı istenilen yere aktarıyordu, o kadar!